16 Kasım 2013 Cumartesi

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN


Osmanli-nisani.svg    I. Süleyman
EmperorSuleiman.jpg
İtalyan ressam Titian'ın 1539 yılı civarında yaptığı I. Süleyman tablosu.[1]
Tughra of Suleiman I the Magnificent.svg
Saltanatı30 Eylül 1520- 7 Eylül 1566
Padişahlık sırası10
Doğum tarihi6 Kasım 1494, Trabzon
Ölüm tarihi7 Eylül 1566 (71 yaşında),Zigetvar
ÖnceI. Selim
SonraII. Selim
SoyuOsmanlı Hanedanı
BabasıI. Selim
AnnesiAyşe Hafsa Sultan
DiniİslamI. Süleyman (Osmanlı Türkçesi: سلطان سليمان اول‎, Sultan Süleyman-ı Evvel; 6 Kasım 1494, Trabzon - 7 Eylül 1566, Zigetvar),Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve 89. İslam halifesi. Batıda Muhteşem Süleyman,[2][3] Doğuda ise adaletli yönetimine atfen Kanunî Sultan Süleyman (Osmanlı Türkçesi ile قانونى سلطان سليمان‎) olarak da bilinmektedir. 1520'den 1566'daki ölümüne kadar, yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapan ve 13 kez sefere çıkan Süleyman saltanatının toplam 10 yıl 1 ayını seferlerde geçirmiştir.[4] Süleyman böylece devletin hem en uzun süre görev yapan hem en çok sefere çıkan hem de en uzun süre sefer yapan padişahı olmuştur.
I. Süleyman 1520 yılında, babası I. Selim'in ölümünün ardından tahta çıktı. Batıda BelgradRodosBoğdan ve Macaristan'ın büyük kısmını imparatorluk topraklarına kattı. 1529 yılında Viyana'yı kuşatsa da çeşitli sebeplerden ötürü bu kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. Doğuda, Safevîlerle yapılan savaşlar sonrasında Orta Doğu'nun büyük kısmını ele geçirdi. Afrika'da imparatorluğun sınırları Cezayir'e kadar uzanırken; Osmanlı Donanması ise Akdeniz'den Kızıldeniz'e kadar olan sularda hakimiyet kurmuştu.[5] I. Selim'den 6.557.000 km2 olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu'nu,[6] padişahlığı döneminde 14.893.000 km2'ye ulaştırdı.[7][8]Zigetvar Muharebesi'nin sonlanmasından bir gün önce, 7 Eylül 1566 tarihinde hayatını kaybetti ve yerine oğlu II. Selim geçti.

İlk yılları[değiştir | kaynağı değiştir]

1579 yılında, Nakkaş Osman'ın Şemâilnâme adlı eserinde yer alan ve I. Süleyman'ı gençlik yıllarında resmeden bir minyatür
I. Süleyman, 6 Kasım 1494 tarihinde, Trabzon'da doğdu.[9] Babası, Süleyman doğduğu zaman Trabzon valisi olan ve 1512 yılında padişah olarak tahta geçen I. Selim, annesi ise Ayşe Hafsa Valide Sultan idi.[10] Yedi yaşında bilimtarihedebiyatdin ve askerîeğitim almak için İstanbul'da yer alan Topkapı Sarayı'ndaki Enderun'a gönderildi.
1508 ile 1512 yılları arasında ŞebinkarahisarBolu ve Kefe'de sancakbeyi olarak görev yaptı.[6][11] Babası I. Selim'in 1512'de tahta çıkmasından önce İstanbul ve Edirne'de oturdu.[11] 1513 yılında Saruhan sancakbeyliğine atandı.[12] Burada, sonraları baş danışmanlarından biri olacak olan Pargalı İbrahim ile yakın bir arkadaşlık kurdu.[13][14][11] Yaklaşık yedi yıllık Manisa sancakbeyliğinin ardından, Eylül 1520'de babası I. Selim'in ölümü üzerine İstanbul'a geldi ve 30 Eylül 1520 tarihinde onuncu Osmanlı padişahı olarak tahta çıktı.[11] Tahta geçişinden birkaç hafta sonra Venedik elçisi Bartolomeo Contarini Süleyman'ı "Yirmi altı yaşında, uzun fakat sırım gibi ve kibar görünüşlü. Boynu biraz fazla uzun, yüzü zayıf, burnu kartal gagası gibi kıvrık. Gölge gibi bıyığı ve küçük bir sakalı var. Cildi biraz soluk olsa da yüzü oldukça hoş. Derisi solgunluğa meyilli. Akıllı bir hükümdar olduğu söyleniyor ve herkes onun saltanatının hayırlı olacağını umuyor" şeklinde tanımlamıştır.[15]

Askeri ve siyasi gelişmeler[değiştir | kaynağı değiştir]

1520-1529[değiştir | kaynağı değiştir]

I. Süleyman'ın tahta geçmesinden kısa bir süre sonra Şam Beylerbeyi Canberdi Gazali, Süleyman'ın padişahlığını tanımadı ve kendi hükümdarlığını ilan ederek isyan başlattı. Merkezden gönderilen Ferhad Paşa komutasındaki birlikler, Zülkadriye Eyaleti'nde bulunan kuvvetler ve Şam'daki kuvvetlerin etkinlikleri sonucunda Şam yakınlarındaki Mastaba adlı bölgede, 27 Ocak 1521 tarihinde yapılan çarpışmalar sonucunda Gazali'nin yenilmesi ve öldürülmesiyle isyan bastırıldı.[16][17] Gazali'nin yerine Şam Beylerbeliği'ne Ayas Mehmed Paşa atandı.[18]
Süleyman ilk seferini 19 Mayıs 1521'de, Macaristan Krallığı'nın yönetimindeki Belgrad (o dönemdeki adı Nándorfehérvár) üzerine yaptı.[19]Çevresindeki BöğürdelenZemun ve Salankamen şehirlerinin alınmasının ardından 1 Ağustos günü kuşatılan şehir,[20] 29 Ağustos 1521 tarihindefethedildi.[11][21] Bu sayede Avrupa'da gerçekleştirilebilecek fetih ve seferler için önemli bir merkez alınmış oldu. Fetih hakkında Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nun İstanbul elçisi; "Belgrad'ın ele geçirilmesi, Macaristan Krallığı'nın çöküşüne sebep olan olayların başlangıcıydı. II. Lajos'un ölümü,Budin'in ele geçirilişi ve Transilvanya'nın işgaliyle devam eden süreçte Macaristan İmparatorluğu yıkılmış ve diğer ülkeleri de benzer sonu yaşayacağına dair bir korku sarmıştı." şeklinde yorum yapmıştı.[22]
Rodos'un fethini gösteren bir minyatür
Ertesi yıl Süleyman, Hospitalier Şövalyeleri'nin bulunduğu Akdeniz adası Rodos'a karadan sefer düzenledi. Osmanlı Donanması ise, haziran 1522'de adanın "Cem Bahçesi" körfezine demir attı.[11] Süleyman da 28 Temmuz günü adaya çıktı.[11] Yaklaşık 100.000 kişi ve 400 gemiden oluşan Osmanlı ordusu,[23] 5 ay 28 gün süren kuşatma sonucunda, 20 Aralık 1522'de şövalyelerin başı Philippe Villiers de L'Isle-Adam'ın teslim koşullarını kabul etmesiyle birlikte adanın hakimiyetini ele geçirdi.[11] Adada Hıristiyan kimliğiyle yaşayan Cem Sultan'ın şehzadesi Murad ile oğulları boğduruldu, eşi ve iki kızı İstanbul'a gönderildi.[11] Rodos'un alınmasının ardından şövalyelerin elinde bulunan BodrumTahtalıve Aydos kaleleri ile İstanköy ve Sömbeki adaları da alındı.[24][25]
Ocak 1523'te İstanbul'a dönüşünün ardından Süleyman, saltanatının ilk üç yılında görev yapan Sadrazam Pirî Mehmed Paşa'yı emekliye ayırdı. 27 Haziran 1523 günü ise hasodabaşısı İbrahim Ağa'yı sadrazam olarak atadı. Sadrazamlığa ek olarak kendisine Rumeli Beylerbeyliği'nin yönetimini de verdi.[24][26] Sadrazamlık yetkisinin kendisine verilmesini bekleyen ikinci vezir Ahmed Paşa, vali olarak atandığı Mısır'da 1524 yılında isyan çıkararak bağımsızlığını ilan etti.[24] Ahmed Paşa'nın öldürülmesiyle isyan bastırıldı ve Sadrazam İbrahim Paşa, Mısır'ı düzene sokmakla görevlendirildi.[27][24]
Mart 1525'te, Süleyman'ın Kâğıthane'de avlandığı sırada yeniçeriler şehirde ayaklanma başlattılar.[24] Kısa sürede bastırılan ayaklanma sonrasında Yeniçeri Ağası Mustafa Ağa, kâhyası Kıran Bali ile Reis-ül Küttab Haydar idam edildi.[24][28] Mısır'ı düzene koyan İbrahim Paşa ise 6 Eylül 1525 günü İstanbul'a döndü.[24] Bu dönemde İstanbul'a gelen Fransa elçisi Jean FrangipaniPavia Muharebesi sonrası Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'na esir düşen Kral I. François için, kralın annesi Louise de Savoie'un ricası üzerine Süleyman'dan yardım istedi.[24] Yazdığı mektupla yardım sözü veren Süleyman; önce Sadrazam İbrahim Paşa'yı gönderdi,[29] 23 Nisan 1526'da ise orduyla birlikte Macaristan'a hareket etti.[24] İbrahim Paşa komutasındaki kuvvetler, Petrovaradin ve İyluk şehirleriyle on bir kale ele geçirdikten sonra, Özek kalesini de aldı.[29] Öte yandan Bosna beyleri de Sirem bölgesindeki bazı kaleleri ele geçirmişti.[29] Macaristan Kralı II. Lajos'un liderliğindeki ordu ile Tunakıyısındaki Mohaç düzlüğünde karşılaşan Osmanlı ordusu, 29 Ağustos 1526 günü yapılan muharebeyi kazanarak Doğu Avrupa'daki Macar direncini kırdı.[24][30] Lajos ise muharebeden kaçan bazı askerlerle birlikte bataklıkta boğularak hayatını kaybetti.[24][31] Osmanlı ordusu yürüyüşüne devam ederek, 20 Eylül günü Budin'e girdi.[32] Şehrin anahtarını alan ve yaklaşık on dört gün boyunca kral sarayında kalan Süleyman, dönüşte Segedin ve bazı şehirleri de alarak[32] 21 Eylül'de Peşte'ye geçti ve Macaristan'ın başınaErdel Voyvodası János Szapolyai'yi getirdi.[33] Macaristan'ın Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanması ve Fransız-Osmanlı ittifakıyla 5 Ekim 1526 tarihinde sona eren[34] ve yaklaşık yedi ay süren sefer sonunda, 13 Kasım 1526 tarihinde İstanbul'da zafer alayı düzendi.[33]
1526-27 yıllarında, Anadolu'da çıkan Baba Zünnun ile Kalender Çelebi isyanları; 1527 yazında bastırıldı.[33] Birkaç ay sonra İranlı Molla Kaabız, vaazlarında İsa peygamberin bütün peygamberlerden üstün olduğu fikrini dile getirdiğinden Sünni ulemanın tepkisini çekti ve bu sebeple divanda yargılandı.[33] Ancak fikirlerinden vazgeçmeyen Molla Kaabız idam edildi.[33]
I. Viyana Kuşatması'nı gösteren bir minyatür
Kutsal Roma İmparatoru V. Karl'ın kardeşi Avusturya Arşidükü Ferdinand, János Szapolyai'nin krallığını tanımayarak kendini Macaristan Kralı ilan etti.[35] Kısa bir süre sonra Ferdinand, János Szapolyai'nin kuvvetlerini yenilgiye uğratarak Budin'i ele geçirdi ve vergi ödemesi karşılığında kendisinin Macaristan Kralı olarak tanınmasını istedi.[35] Ancak bunu reddeden Süleyman, 10 Mayıs 1529'da yeni bir sefere çıkarken, Sadrazam İbrahim Paşa'ya da serasker unvanı verdi.[33] Kısa süre sonra Budin teslim oldu ve yönetimi tekrardan János Szapolyai'ye verildi.[36] Hemen ardından Estergon'u almayı başaran Osmanlı ordusu, 1529 eylülünde Viyana'yı kuşattı. Ancak hava şartlarının elverişsizliği ve mühimmat bakımından kuşatma için hazırlıksız olunması sebepleriyle kuşatma kaldırıldı ve ordu, 16 Aralık 1529'da İstanbul'a döndü.[33][36]

1530-1539[değiştir | kaynağı değiştir]

Osmanlı açısından başarısızlıkla sonuçlanan Viyana kuşatmasının ardından Ferdinand'ın, Macaristan Krallığı'nın kendisine verilmesi için gönderdiği ikinci elçi de Süleyman'dan ret cevabı aldı.[37] Bunun üzerine Estergon, Vişegrad ve Vaç şehirlerini Osmanlı'dan alan Ferdinand, Budin şehrine bir saldırı düzenlese de bu saldırı başarısızlıka sonuçlandı.[38][39] 17 Ekim 1530'da, Avusturya elçileri Nicolas Jurischitz ile Joseph von Lamberg İstanbul'a geldi.[40] 17 Kasım günü padişah Süleyman ile yaptıkları görüşmelerde bir anlaşma sağlanamayınca Avusturya üzerine sefere çıkılması kararlaştırıldı.[41] 25 Nisan 1532'de, Süleyman ve İbrahim Paşa'nın önderliğindeki ordu İstanbul'dan ayrıldı.[41] Bosna Beyi Gazi Hüsrev Bey, Bâli Beyoğlu Mehmed Bey, Kırım Hanı I. Sahib Giray ve eyalet beylerbeyleri kaleler fethederken, akıncı kolları Almanya'nın içlerine kadar ilerledi.[41] Osmanlı ordusu 11 Eylül günü Slovenya'ya girdi,[41] bir süre sonra da Habsburg Hanedanı'nın elindeki Güns şehrini üç hafta kadar süren kuşatmanın ardından ele geçirdi.[42] İbrahim Paşa birkaç kale daha ele geçirirken;[43] Süleyman'ın yaptığı Alman Seferi, 21 Kasım 1532'de İstanbul'a dönülmesiyle sonuçlandı.[41] Birkaç ay sonra, 22 Haziran 1533 tarihinde Avusturya Arşidüklüğü ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaİstanbul Antlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla Ferdinand, Macaristan üzerindeki hak iddiasını sonlandırırken (Macaristan'ın batısındaki küçük bir bölge kendisinde kaldı), János Szapolyai'nin Macaristan hükümdarlığını kabul etti ve Osmanlı İmparatorluğu'na yıllık 30.000 gulden vergi vermeyi kabul etti.[44] 1534 martında Mora Sancak Beyi Bâli Beyzâde Mehmed Bey, 1532'de Habsburgların eline geçen Koron'u geri aldı.[43]
İran'da hüküm süren Safevî Devleti'nin başında bulunan Şah I. Tahmasp; Süleyman yanlısı Bağdat valisini öldürterek, yerine şah yanlısı bir vali atadı.[45] Ardından ise Osmanlı'ya bağlı Bitlis valisi şaha bağlandığını ilan etti.[45][46] Bunlar üzerine İbrahim Paşa, İran üzerine yapılacak sefer için ekim 1533'te Halep'e hareket etti.[41] Öte yandan 27 Aralık 1533 günü Cezayir hükümdarı Hızır Reis (Barbaros), filosuyla birlikte İstanbul'a geldi.[41] Kendisine çeşitli hediyeler sunan ve Cezayir'i Osmanlı topraklarına katan Hızır Reis'e "Hayreddin" unvanı veren Süleyman, Hayreddin'i Cezayir Beylerbeyi olarak atadı. İbrahim Paşa ile görüşmek için Halep'e gidip dönen Barbaros Hayreddin Paşa, 1534 yılında kaptan-ı deryaoldu.[47] 1534 mayısında ilk seferini yaptı.[48] Güney İtalya sahillerine çeşitli saldırılar düzenledikten sonra Tunus'a geldi.[48] Küçük çaplı direnişlere rağmen Mevlây Hasan'ın hükümdarlığındaki Tunus, 1534 ağustosunda alındı.[48] Mevlây Hasan'ın yardım istemesi üzerine V. Karl, Andrea Doria komutasında çeşitli devletlerin kuvvetlerinden oluşan bir donanma hazırladı ve 1535 yazında saldırdığı Tunus'u ele geçirdi.[49] İbrahim Paşa ise Bitlis'i geri alırken, herhangi bir direniş göstermeyen Tebriz şehrini de 13 Temmuz 1534 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kattı.[46] Süleyman ise 11 Haziran 1534 günü, altıncı seferi olan Irakeyn Seferi'ne çıktı.[47] Süleyman'ın da gelmesiyle birlikte ordu, 31 Aralık 1534 günü teslim olan Bağdat'ı ele geçirdi.[46][50][51][52] Kışı Bağdat'ta geçiren ordu, 8 Ocak 1536'da İstanbul'a döndü.[47]
Fransa elçisi Jean de La Forêt'nin girişimleri sonucunda 18 Şubat 1536 günü Süleyman, Fransa ile kapitülasyon anlaşması imzaladı.[47][53] Anlaşmayla birlikte Fransızlara ticari ve hukuki alanlarda birtakım ayrıcalıklar tanındı.[54] 14 Mart'ı 15 Mart'a bağlayan gece Topkapı Sarayı'nda konuk olan Sadrazam İbrahim Paşa, Süleyman'ın emriyle boğularak öldürüldü.[47] Ertesi gün sadrazamlığa Ayas Mehmed Paşa getirildi.[47]
Osman Nuri Paşa tarafından yapılan vePreveze Deniz Muharebesi'nin resmedildiği tablo
Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması, 1536 baharında Akdeniz'deki yabancı limanları vurdu.[55] DonanmanınAvlonya kıyılarında olduğu vakit Süleyman, 17 Mayıs 1537'de İstanbul'dan ayrılarak "Sefer-i Pulya" denen Adriyatik seferine çıktı.[55]Fransız-Osmanlı ittifakı gereğince Fransa'nın İtalya'ya kuzeyden, Osmanlı Donanması'nın ise güneyden saldırı yapılması kararlaştırıldı. Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki askerler, 1537 temmuzunda Puglia bölgesinde yer alan Castro şehrinde konuşlandı.[56][57]Otranto civarında yaklaşık iki hafta kalan askerler, daha sonra ele geçirdikleri esirlerle birlikte buradan ayrıldı.[56] Öte yandan Fransa, İtalya'ya saldırmaktan vazgeçerek askerlerini Hollanda üzerine göndermişti. İtalya'dan ayrılan Osmanlı Donanması, ağustos ayındaVenedik Cumhuriyeti'nin elindeki Korfu adasını kuşattı.[58] Ancak kışın gelmesiyle kuşatma kaldırıldı.[59] Barbaros Hayreddin Paşa, Venedik'e ait ŞiraPatmosNaksos gibi adalar alındı; Naksos ile diğer beş ada Osmanlı İmparatorluğu'na vergi vermek üzere yeniden eski dükalığa bırakıldı.[59] Padişah ile donanma, 22 Kasım 1537'de İstanbul'a döndü.[55]
Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı olan Boğdan Voyvodası Petru Rareş'in vergi ödememesi üzerine Süleyman, Barbaros Hayreddin Paşa'nın donanmayla birlikte denize açılmasından bir-iki gün sonra, 9 Temmuz 1538 tarihinde saltanatındaki sekizinci seferine çıktı. Başkent Yaş da dahil olmak üzere Boğdan'ın büyük kısmı ile Suceava ve Besarabya Osmanlı egemenliğine girdi.[60] Petru Rareş Erdel'e sürülürken, Boğdan'ın başına III. Ştefan getirildi.[61] Bu sıralarda Akdeniz'de olan Barbaros Hayreddin Paşa yönetimindeki donanma, 22 Eylül 1538'de Venedik Cumhuriyeti, İspanyol İmparatorluğuPapalık DevletiCeneviz Cumhuriyeti ve Malta Şövalyeleri'nden oluşan ve Andrea Doria'nın önderlik ettiğiKutsal İttifak donanmasının Korfu'da olduğunu öğrendi.[62][63] 28 Eylül 1538'de, Preveze açıklarında gerçekleşen Preveze Deniz Muharebesi'nden Barbaros Hayreddin Paşa zaferle ayrıldı.[62][64] Andrea Doria geri çekilirken Kastelnova'yı alsa da 1539 ilkbaharında denizden Barbaros Hayreddin Paşa, karadan ise Gazi Hüsrev Bey'in saldırıları sonucu ada geri alındı.[64] 1540 ekiminde Venedik ile Osmanlı arasında imzalanan antlaşmaya göre Mora ve Dalmaçya kıyılarındaki kaleler ve adalar Osmanlı İmparatorluğu'na bırakılırken, Venedik'in Osmanlı'ya yıllık 300.000 altın tazminat vermesi kararlaştırıldı.[64] Öte yandan 15 Temmuz 1539'da Ayas Mehmed Paşa'nın ölümüyle boşalan sadrazamlığa Lütfi Paşagetirildi.[55]
I. Süleyman, Izabela Jagiellonka ve oğlu Sigismund Zapolya'yı kabul ederken
1535 yılında Gucerat Sultanı Bahadur Şah'ın gönderdiği elçi ve mektup aracılığıyla Portekiz İmparatorluğu'na karşı gerçekleştirdiği mücadele için yardım istemesi üzerine Süleyman, Hint Okyanusu üzerine gönderilecek gemiler için Hadım Süleyman Paşa'yı görevlendirdi.[65][66] 13 Haziran 1538'de Süveyş'ten yola çıkan Hadım Süleyman Paşa, ilk olarak geldiği ve Portekizlilerin elinde bulunan Aden'i aldı.[66][67] 19 Ağustos günü Aden'den ayrılan donanma, 4 Eylül'de Diu'ya ulaştı.[68] Ancak Bahadur Şah 1537'de ölmüş ve Portekiz'in desteğiyle yerine gelen yeğeni III. Mahmud Şah, 1538 eylülünde şehre yapılan kuşatmada Portekiz tarafında yer almıştı.[68][69] Ancak kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı ve 25 Aralık günü Aden'e dönüldü.[70] Bir müddet sonra ise başkent San'a'da dahil olmak üzere tüm Yemen'i Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldı.[67]

1540-1552[değiştir | kaynağı değiştir]

Nisan 1541'de, aynı zamanda Süleyman'ın kardeşi de olan, karısı Şahhuban Sultan'a tokat atması sebebiyle Lütfi Paşa; padişah tarafındanDimetoka'ya sürülürken, yerine Hadım Süleyman Paşa getirildi.[55]
Hünername'de yer alan ve I. Süleyman'ın Boğdan üzerine yaptığı seferi gösteren minyatür
János Szapolyai'nin 22 Temmuz 1540'ta ölmesinin ardından eşi Izabela Jagiellonka, Szapolyai'nin ölümünden birkaç gün önce doğan oğlu Sigismund Zapolya adına Macaristan'ın başına geçmek için Süleyman'dan onay aldı.[71] Yaşananları duyan Ferdinand, 1541 ağustosunda Budin'i kuşattı.[57] Önce Rumeli beylerbeyi, ardından ise üçüncü vezir Sokollu Mehmed Paşa komutasındaki kuvvetleri Budin'e gönderen Süleyman,[72] 22 Haziran 1541'de orduyla birlikte sefere çıktı ve Budin'deki Ferdinand'ın kuvvetlerini yenilgiye uğrattı.[57] Budin'in kurtarılmasından sonra kurulan Budin Eyaleti'yle Macaristan doğrudan Osmanlı topraklarına bağlanırken, Izabela Jagiellonka ve oğlu Sigismund Zapolya Erdel'e gönderildi.[73] Kardeşi Ferdinand'ın 8 Eylül'de Ceneviz'e ulaşmasıyla yaşananları öğrenen V. Karl, 1541 sonbaharında Osmanlı İmparatorluğu'nun elindeki Cezayir üzerine bir sefer düzenledi.[74] Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu, İspanyol İmparatorluğu, Napoli KrallığıSicilya Krallığı, Malta Şövalyeleri, Ceneviz Cumhuriyeti ve Papalık Devleti kuvvetlerinden oluşan Andrea Doria'nın komutanlığındaki donanma, 19 Ekim'de Cezayir'e geldi.[75] Aynı zamanda Cezayir Beylerbeyi de olan kaptan-ı derya Barbaros Hayreddin Paşa'nın yokluğunda Cezayir'i savunan Hasan Ağa komutasındaki askerler, dört ay kadar süren çatışmalar sonunda V. Karl'ın kuvvetleri karşısında zafer elde etti.[76] Süleyman ise ordu ile birlikte 27 Kasım 1541'de İstanbul'a döndü.[77]
1542'de Ferdinand'ın tekrardan Budin ve Peşte'ye yaptığı kuşatmalar üzerine,[78] 17 Kasım 1542'de yeni bir sefer hazırlığı için gittiği Edirne'de bir müddet kalan Süleyman, 23 Nisan 1543'te Macaristan üzerine bir kez daha sefere çıktı.[77] 10 Ağustos'ta, iki hafta süren kuşatma sonucunda Estergon Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirildi.[79] Birkaç hafta içerisinde ise SiklósSzékesfehérvár ve Szeged şehirleri de alındı.[79][78] 19 Haziran 1547'de Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan İstanbul Antlaşması ile Ferdinand ve V. Karl, Macaristan'ın Osmanlı İmparatorluğu kontrolünde olduğunu kabul ederken, Habsburg Hanedanı'nın elinde bulundurduğu batı ve kuzey Macaristan için Osmanlı İmparatorluğu'na yıllık 30.000 altın florin vermeyi kabul etti.[80][78][81]
1542-1546 İtalya Savaşı esnasında Süleyman ile I. François, V. Karl ile İngiltere Kralı VIII. Henry'e karşı bir ittifak oluşturdu. 29 Mayıs 1543'te İstanbul'dan yola çıkan Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması, ağustos ayında Marsilya'ya ulaştı.[82] 6 Ağustos günü, Osmanlı ve Fransa kuvvetlerinden oluşan donanma, Savoie Dükü III. Charles'ın yönetimindeki Nice şehrini kuşattı.[83] 22 Ağustos'ta Nice ele geçirilirken, kaledeki direnişin devam etmesi sebebiyle kuşatma 8 Eylül'e kadar sürdü.[80][84] İleride düzenlenecek saldırılarda Fransa'ya daha kolay yardım edebilmesi için François, Osmanlı Donanması'nın kışı Toulon'da geçirmesini sağladı. Yaklaşık sekiz ay süren konaklama sonrası, 1544 mayısında donanma İstanbul'a dönüş için yola çıktı.[85][84][86]
Kasım 1544'te, Sadrazam Hadım Süleyman Paşa ile Divane Hüsrev Paşa'nın divanda kavga etmesi üzerine ikisi de görevlerinden alındı ve sadrazamlığa Damat Rüstem Paşagetirildi.[77] 4 Temmuz 1546'da kaptan-ı derya Barbaros Hayreddin Paşa'nın vefat etmesiyle de yeni kaptan-ı derya Sokollu Mehmet Paşa oldu.[77]
Hint Okyanusu'ndaki Osmanlı gemilerini gösteren bir minyatür (16. yüzyıl)
1547'de Safevî Şahı I. Tahmasb'a karşı isyan başlatan kardeşi Elkas Mirza da İstanbul'a geldi.[77][87] Eşi Hürrem Sultan ile birlikte 1544, 1545 ve 1546 yıllarını Edirne'de geçiren Süleyman, İstanbul'a döndükten sonra Elkas Mirza'yı doğuya gönderdi ve 29 Mart 1548'de İran üzerine sefereçıktı.[77] Süleyman yönetimindeki ordu tarafından Van'a yapılan kuşatmayı Ulama Paşa devralırken, kısa bir süre sonra şehir ele geçirildi.[87][77]1534'te Osmanlı egemenliğine girse de sonradan tekrar Safevî Devleti'nin eline geçen Tebriz, Süleyman komutasındaki kuvvetler tarafından tekrar alındı.[88] Kışı Halep'te geçiren ordu, 1549'da Diyarbakır'a geldi ve İkinci vezir Kara Ahmed Paşa'yı Gürcistan taraflarına yolladı.[88] Bir buçuk ay içerisinde, başta Tortum ve Akçakale olmak üzere yirmi kadar şehri ele geçiren ve Şirvanşahlar Devleti Osmanlı İmparatorluğu'na bağlayan Kara Ahmed Paşa, ordu ile birlikte 21 Aralık 1549'da İstanbul'a döndü.[88][77][71]
31 Mart 1547'de ölen I. François'nın yerine Fransa kralı olan II. Henri, Akdeniz'de Habsburglarla mücadele için Süleyman ile anlaşma yaptı.[89]Bunun üzerine Andrea Doria komutasındaki donanma, 8 Ekim 1550'de V. Karl adına Mehdiye'yi ele geçirdi. Buna karşın Osmanlı ve Fransa kuvvetlerinden oluşan donanma Fransa'nın güneyini savundu.[90] Sokollu Mehmet Paşa'dan sonraki kaptan-ı derya Sinan Paşa yönetiminde olan ve Salih Reis ile Turgut Reis'in eşlik ettiği donanmanın, temmuz 1551'de Gozo adasını ele geçirdikten sonra, 18 Temmuz günü Malta adasına yaptığı saldırı başarısızlıkla sonuçlandı.[91] Kısa bir süre sonra donanma, Malta Şövalyeleri'nin kontrolündeki Trablus'u kuşattı. 14-15 Ağustos günlerinde ise şehir ele geçirildi.[92][93][94] Trablus'un alınmasıyla 1551-1559 İtalya Savaşı'nın zemini hazırlanmış oldu.[95] 1552'de, Fransa'ya yardım etmek amacıyla yola çıkan Fransa ve Osmanlı gemilerinden oluşan donanma İtalya'nın güneyindeki Reggio Calabria'yı ele geçirdi.[96] 5 Ağustos 1552 günü, Ponza açıklarında Andrea Doria komutasındaki donanmayla karşılaşan Fransa-Osmanlı donanması, yapılan deniz muharebesinden zaferle ayrıldı. 1553'te ise bu donanma, Ceneviz Cumhuriyeti'nin elindeki Korsika'nın büyük bir kısmını ele geçirdi.
1551 yılında, Avusturya kuvvetlerinin Erdel'e girmesinin ardından Süleyman, Rumeli Beylerbeyi Sokollu Mehmed Paşa'yı Erdel üzerine gönderdi.[97][81] 10 Temmuz 1551'de Sofya'dan hareket eden Sokollu, 7 Eylül'de Slankamen'den ayrılarak Beçe önlerine geldi ve yaklaşık 16 kaleyi ele geçirdi.[98] Temmuz 1552'de Lipve'yi de ele geçirdikten sonra,[99] Temeşvar'ı kuşatsa da hava şartlarının müsait olmaması üzerine Belgrad'a döndü.[100] Sokollu Mehmed Paşa'nın çekilmesi üzerine Avusturya kuvvetleri Erdel'e girerek Lipve'yi geri aldı ve Segedin'i kuşatsa da bu kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı.[101] Lipve'yi geri almak amacıyla 26 Temmuz 1552'de hareket eden Kara Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri, 35 gün kadar süren kuşatma sonrasında Temeşvar'ı ele geçirdi.[102] Kısa bir süre sonra da Lipve'nin geri alınırken, Vesprem ile Solnok da ele geçirildi.[101] Eğri'ye yapılan kuşatma ise kış mevsiminin gelmesi sebebiyle kaldırıldı.[101]
Öte yandan 1548'de, ikinci kez Hint seferine gönderilen donanmanın başında Piri Reis vardı. Piri Reis, Osmanlı İmparatorluğu'na dahil olduğu halde Portekiz egemenliğine giren Aden'i, 26 Şubat 1548 tarihinde geri aldı.[103] Ağustos 1552'de ise Portekiz İmparatorluğu'nun kontrolündeki Maskat'ı ele geçirdi.[104] Sonrasında ise Arap Yarımadası'nın sahil kısımlarını ele geçirerek Basra Körfezi'ne kadar geldi ve Katar ile Bahreyn'i Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kattı.[105] Ancak ilerleyişine devam etmeyen Piri Reis, donanmayı Barsa'da bırakarak Süveyş'e döndü. Bu yüzden bir süre hapsedildi, 1554'te ise Süleyman tarafından idam edildi. Hint Okyanusu üzerine yapılacak olan üçüncü sefer için Koca Murat Reis görevlendirildi. Açık denizde Dom Diogo de Noronha komutasındaki Portekiz Donanması'yla yapılan çarpışmalardan Koca Murat Reis zaferle ayrılsa da rüzgârın aksi istikamette olması sebebiyle Basra'ya dönmek zorunda kaldı.[106] Başarıyla sonuçlanmayan bu seferin ardından Seydi Ali Reis'in önderliğinde dördüncü ve son sefer 1553 yılında yapıldı. Portekiz gemileriyle yapılan çatışmalar ve yakalanılan fırtınalar sebebiyle zayıflayan ve sayısı azalan Osmanlı gemileri Surat'a ulaşarak, kalan teçhizat ve topları Gucerat sultanının valisi Recep Han'a bıraktı.[107] Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasındaki ilişkilerin iyi olmaması sebebiyle bir süre burada kalan Seydi Ali Reis, 1555'te imzalanan Amasya Antlaşması'nın ardından hareket ettiği İstanbul'a 1557 yılında vardı.[108]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beşiktaş 1-1 Real Betis Maç Özeti